Okul Fobisi Ya Da Kaygısı Nedir?
Okul fobisi ya da okul kaygısı en basit tanımıyla çocuğun okula gitmeyi reddetme, istememe ya da bu durumdan çok kaygı duyması şeklinde açıklanabilir. Okula ilk defa başlayan çocuklarda görülebileceği gibi ilerleyen yaşlarda da ortaya çıkabilir. Okul saati geldiğinde huzursuzlanma, gitmek istememe, öfkeli ve saldırgan olma, ağlamaklı olma gibi durumlara ek olarak çoğunlukla mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı, sık tuvalet ihtiyacı gibi fiziksel belirtiler gösterirler. Uyku ve iştah sorunları, odaklanma güçlüğü gibi durumlar da eşlik edebilir.
Anne-baba okula gitmemesini onaylayınca (yani tehdit ortadan kalkınca) bu belirtiler hemen yok olur. Ama bu isteğin kabul edilmemesi halinde çocuk zarar verme davranışlarına ya da evde kalmak için yalvarma-yapışma davranışlarına yönelebilir. Okul fobisi olan çocuklar bazen de hiçbir tartışmaya girmeden, karşı gelmeden okula gidebilir ama orada sessizce acı çekebilir. Arkadaş ve öğretmenleri ile temastan geri durabilir. Peki, okul fobisi olan çocuğumuza nasıl yaklaşmalıyız?
Okul Fobisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
1-Her şeyden önce, çocuğun sorununun gerçekten okul fobisi olup olmadığı incelenmeli
Evet, belirtiler bunlara çok benziyor olabilir. Hatta çocuğunuz yalnızca okula giderken sorun yaşıyor, okulu reddediyor olabilir ama bu her zaman okul fobisi anlamına gelmez.
Çocuğun okula gitmek istememesinin altında başka bir sebep olabilir mi? Örneğin, yeni doğmuş bir kardeş ile anne-babayı evde yalnız bırakmak ve saatlerce evden uzak kalmak istemiyor olabilir mi?
2-Okula hazırlık sürecine çocuğu dahil edin
Okul alışverişi, kayıt süreçleri gibi konular doğrudan çocuğunuzla ilgili. Bu zamanlarda çocuğunuzu dışarıda bırakmamaya özen gösterin.
Çocuğa okulu mümkün olduğunca gerçekçi bir yolla anlatın. Aşırı eğlenceli olduğu, her yerde oyuncaklar olduğu, orada olmaktan her zaman büyük keyif alacağı gibi bilgiler çocuğu hayal kırıklığına uğratabilir. Doğal olarak okula gitmek istemeyecektir.
Mümkünse önceden gidip okulu, çevreyi hatta öğretmenleri görmesini sağlayın. Bu onun kaygısını biraz da olsa azaltacaktır.
3-Okul, öğretmenler ve rehberlik servisi ile takım olun
Her okulun çocukların uyum süreci ile ilgili oryantasyon programları ve belirli kuralları var. Bunları takip edip size söylenen adımları istikrarla uygulayın.
Çocuğun okula gitmemesi bir seçenek değil, bu açık bir şekilde bilinen bir gerçek olmalı ama bunu yaparken empatiden ve duygu aynalamadan yoksun bir dil kullanılmamalı.
Çocuğun okula uyum süreci adım adım olur. Küçük adımlarla başlayıp yavaş yavaş bunlar artırılır. Bu konuda okulun prosedüründen sapmamaya özen gösterin
Bu süreçte lütfen rehber öğretmenlerle işbirliği içinde olun ve destek almaktan geri durmayın. Unutmayın ki okulu, ortamı ve çocuğu en iyi bilen o okulun rehber öğretmenidir ve size en iyi yolu o çizecektir.
4-Empati kurun, duygularını küçümsemeyin
Kendinizi onun yerine koyun ve bu durumun çok zor olduğunun farkına varın. Korkması, kaygılanması çok doğal. Bunu ona da söylemekten çekinmeyin
Çocuğunuzun bazı duygu ve düşünceleri size saçma ya da basit gelebilir. ASLA küçümsemeyin. Eğer o bu konuyu üzülmeye değer bulduysa önemlidir.
Hemen öğüt vermeye başlamayın, bazen sadece çocuğun duygularını anladığınızı hissettirmek yeterli. “Evet, gerçekten çok zor ve ben de seni çok özlüyorum”. Bırakın duygularını serbestçe açığa çıkarsın, ağırlıkları göğsünden atsın
Ona sorun: “Seni üzen/korkutan şey ne?”, “Ne olsa sana daha iyi hissettirirdi?”.
5-Kendi kaygılarınızı çocuğunkinden ayırın
Bu onun süreci, sizin yaşadıklarınızın aynısını yaşayacak ya da aynı şekilde etkilenecek diye bir kural yok
Çocuklar 7/24 canlı yayın gibi sizleri izlerler. Sözleriniz tam tersini söylese de çok kaygılanıyorsanız çocuk bunu hissedecek ve sizi model alacaktır. Lütfen kaygınızı yönetmeyi öğrenin ve çocuğa sakin, güvenli, huzurlu bir sığınak olun. Bu konuda zorlanıyorsanız profesyonel yardım alabilirsiniz.
6-Çocuğun yanında konuşulanlara dikkat edin
Çocuk, çevresinde konuşulanlardan kolayca etkilenebilir. Bu yüzden dikkatli olunmalı
Okul için sakin, güleryüzlü ve abartmadan heyecanlı bir tavırda olmanız faydalı olacaktır
Çocuk size duygularını açmıyorsa siz ona açın. İyi bir model olun. Zorlandığınız konulardan (çok ağır ya da aile içi bir mesele değilse) çocuğa bahsedin ve nasıl hissettiğinizi anlatın. Ve bunu karşılık beklemeden yapın.
Sizin hislerinizi nasıl paylaştığınızı ve sorunları nasıl çözdüğünüzü görsün. Size iyi gelen – kötü gelen şeyleri sıralamanızı dinlesin. Böylelikle kendi yolunu çizsin
7-Bol bol oyun 🙂
Oyunların çocuklar üzerindeki yatıştırıcı, iyileştirici, güçlendirici yanına güvenin ve okul dönüşü bol bol oyun oynayın
Gücün çocuğa verildiği oyunlar iyileştirir. Çocuğunuz zaten gün boyu kendini güçsüz, savunmasız, kontrolü kaybetmiş hissetti ve yıprandı. Oyunlarda güç onun elinde olsun, sizi o yönlendirsin. Müdahale etmeden eşlik edin. Uzun ve zorlu mücadeleler verip sonunda bir yenilgi yaşayın ve bırakın zaferin, gücün tadını çıkarsın.
Bu süre zarfında tensel teması artırın. Bol bol sarılın, öpün, ellerine ve ayaklarına masajlar yapın, güzel sözler söyleyin.
8-Zaman tanıyın
Bazı çocuklar çok kolay adapte olur, bazıları için ise çok uzun süre gerekebilir. Hemen, bir ay sonra, 5 ay sonra ya da 1 sene sonra….
Biraz zaman tanıyın ve hemen paniğe kapılmayın
Bu süre içinde rehberlik servisi ile iletişim içinde olun ve bırakın sizi onlar yönlendirsin
Eğer semptomlarda zamanla hiçbir azalma görülmüyorsa veya altından kalkmakta zorlanıyorsanız profesyonel yardım almaktan çekinmeyin
Psk. Feyza Ağzıtemiz
Klinik Psikolog
Çocuk, ergen, yetişkin psikoterapi
Uzm Dr Çağatay Uğur Muayenehanesi – Ankara